Askeri Konseptler ve Askeri Yetenekler

askeri konseptler ve yetenekler

Diğer tüm sosyal örgütler gibi ordular da tarihsel olarak sürekli bir değişim içerisindedir. Bazen ordular ortaya koydukları yenilikçi düşüncelerle kendi değişimlerinin öncüsü ve hatta büyük tarihsel değişimlerin tetikleyicisi olur, bazen de siyasi, sosyal, ekonomik ve özellikle de teknolojik değişim ve yenilikler orduları değiştirir.

Genellikle askeri değişim 1990’ların sonlarına kadar ağırlıklı olarak 1970’lerde Sovyet Mareşali Ogarkov tarafından ortaya konulan askeri işlerde devrim kavramı (Revolution in Military Affairs) ile ifade edilmeye çalışılmış ve 1990’lardan itibaren bu kavram Batı’da da kullanılmaya başlanmıştır.

Askeri işlerde devrim kısaca yeni teknolojilerin askeri harekâtı kapsamlı şekilde farklılaştıran konseptlerle bütünleştirilmiş halde ve yenilikçi şekilde uygulanması sonucu savaşın doğasındaki temel bir değişim olarak tanımlanmaktadır (Ibrügger, 1998)(1) . Ancak bu kavram, askeri değişimi temel olarak teknoloji odaklı ele alması ve diğer birçok alanı ihmal etmesi nedeniyle Batılı kaynaklarda eleştirilmiştir. 2000’li yılların başından itibaren Batı dünyası daha kapsamlı bir değişimi ifade ettiğini ileri sürdükleri askeri dönüşüm (military transformation) kavramını kullanmaya başlamıştır.

Bu kavrama göre; önceki yıllarda dünyada uzun yıllar arasında meydana gelen büyük değişimler, günümüzde daha sık aralıklarla yaşanmaktadır. Bu nedenle günümüzde artık değişimin sürekli olduğu ve ayrıca değişimin kapsamının genişlediği ilkeleri kabul görmektedir. Değişime etki eden her bir faktörün farklı alanlardaki diğer faktörlerle artan karşılıklı etkileşim ve bağımlılığı, değişimin bütünsel bakışla yönetilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle günümüzde artık sürekli hale gelen değişim orduların teşkilat yapılarında, strateji, konsept ve doktrinlerinde, sistem ve süreçlerinde, yeteneklerinde ve kültüründe değişim olarak ifade edilmektedir.

Askeri değişimin önemli bir unsuru askeri konseptlerdir. Askeri konseptler iş dünyasında “şirketlerin başarıya ulaşması için nasıl çalışacağını” ortaya koyan “İş Modeli” kavramına benzetilebilir. Askeri konsept, çok yalın bir ifade ile “savaşın nasıl yapılacağına ilişkin düşüncelerdir”. Askeri konseptler farklı kategorilere ayrılmakla birlikte, savunma yetenekleri açısından öncelikli olan harekât konseptleridir.

Harekât konseptleri bir harekât ortamında savaş sanatı ve biliminin uygulanmasına yönelik temel ilkeler, düşünceler, yöntemler ve tasarımlardan oluşur. Sanat yönü yenilikçi savaş yaklaşımlarına, bilim yönü ise bu stratejileri uygulamada kullanılacak yeteneklerin geliştirilmesine ve planlanmasına ilişkindir. Harekât konseptleri ulusal güvenlik ve savunma hedefleri, günümüzün ve geleceğin harekât ortamı, risk ve tehditler, teknolojik gelişmeler ve harekâtlardan elde edilen dersler doğrultusunda geliştirilirler.

Harekât konseptleri çok somut ayrıntılardan ziyade daha genel anlatımla ifade edilir. Bu onları planlardan farklı kılar, esnek ve geleceğe dönük olmalarını sağlar. Harekât konseptleri hiyerarşisinde en üstte; müşterek bir harekât ortamındaki bütün koşullar dahilinde kuvvetlerin sinerji yaratacak şekilde harekât icra etmelerini öngören “Genel Harekât Konsepti” yer alır. Daha sonra da bu konsept çerçevesinde fonksiyon alanlarına (istihbarat, lojistik, bilgi harekatı, terörle mücadele harekatı, komuta-kontrol v.b. gibi) ilişkin tamamlayıcı konseptler geliştirilir.

Konsept kapsamı içerisinde; harekât ortamı, varsayımlar, tehdit ve riskler, temel askeri problemler, amaçları gerçekleştirmeye yön veren temel stratejiler, askeri fonksiyonların (istihbarat, manevra, ateş destek, lojistik, komuta-kontrol gibi) birbirleri ile senkronize bir şekilde uygulanmasına ilişkin yöntem ve ilkeler ve ihtiyaç duyulan yetenekler yer alır. Konseptler bir ordunun planlarına, kuvvet yapılanmasına, süreçlerine, harbe hazırlanmasına, eğitim ve tatbikatlarına, kültürüne ve sahip olması gereken yeteneklerine yön verir.

Konseptler içerisinde tanımlanan yetenekler genel ifadelerden oluşur. Örneğin “düşmanın hava savunmasını etkisiz kılma kabiliyeti” bir yetenek ifadesidir. Konseptlerin ortaya koyduğu yetenekler daha sonra “yetenek geliştirme süreci” ile ayrıntılı şekilde tanımlanır ve geliştirilir. Bu aşamada öncelikle konseptin öngördüğü yeteneklerle mevcut yetenekler mukayese edilir ve yetenek açığı belirlenir. Askeri yetenek kısaca bir amacı gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan kabiliyetler olarak tanımlanır. Daha geniş anlamda ise; “bir görevin başarılması için, belirli şartlar ve performans standartları dâhilinde, hedeflenen sonucu yaratacak faaliyetlerin etkin bir şekilde icra edilmesini mümkün kılan varlıkların toplamdır” (2) .

Yetenek yalnızca fiziksel olarak bir silah sistemi değildir. Dolayısı ile yetenek açığı analizinde mevcut organizasyon yapısı, doktrin (uygulama yöntemleri, taktik ve teknikleri), eğitim, liderlik, malzeme ve personel konularında yapılacak düzenlemelerle öngörülen yeteneğin kazanılıp kazanılamayacağı analiz edilir. Analiz sonrasında açık kalan yeteneklerin geliştirilmesi süreci başlatılır.

Yetenekler askeri harekâtın komuta-kontrol, istihbarat, manevra, ateş – destek, beka gibi ve diğer tüm fonksiyonları ile ilişkilidir. Örneğin bir SİHA tanımlanmış olan bir yeteneğin yalnızca fiziksel bir parçasıdır. Bu sistemin nasıl bir birlik yapısı içerisinde ve hangi sayıda olacağı, kullanacak ekibin kaç kişi ve kimlerden oluşacağı ve bu kişilerin görev tanımlarının neler olacağı, sistemin ne tür teknik özelliklere, kabiliyetlere ve teknolojilere sahip olacağı, siber saldırılar dahil yönelecek tehditlere karşı nasıl bir korunma sağlanacağı, harekât alanında hangi taktik ve tekniklere göre kullanılacağı, bu sistemin operasyonel süreç tanımlamalarının nasıl olacağı ve diğer süreçlerle ne şekilde ilişkilendirileceği, komuta-kontrol sistemi içerisinde sistemin kullanımına ilişkin karar yöntemleri, yetki ve sorumlulukların nasıl olacağı, eğitimlerin ne şekilde yürütüleceği, barış ve harekât ortamında ikmal ve bakımının nasıl yapılacağı, entegre lojistik destek sistemi içerisinde tedarik, modernizasyon, bakım ve idamesinin nasıl sağlanacağı gibi pek çok konu konseptte genel olarak ifade edilen yeteneğin ayrıntılı şekilde tanımlanmasına bir örnektir.

Bu nedenle bir silah sistemi geliştirilirken bu sistemin ne tür bir askeri yeteneğin parçası olacağının, bu yeteneğin bir parçası olarak çok farklı koşullardan oluşan ve tehditler içeren bir harekât ortamında ne tür stratejilerin, yöntemlerin ve taktiklerin uygulanmasına katkı sağlayacağının ve tüm harekât fonksiyonları ile nasıl ilişkilendirileceğinin bilinmesi, yani harekât konsepti dâhilinde geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu yaklaşım; sistemin geleceğe dönük, yeni teknolojilere uyum sağlayabilen ve uzun süre idame ettirilebilecek bir sistem olmasına, mevcut ve geliştirilecek diğer sistemlerle uyumlu ve sinerji yaratacak şekilde çalışabilmesine ve gerçek ihtiyaçların belirlenmesi suretiyle kaynakların ekonomik kullanılmasına katkı sağlayacaktır.

Konsepte dayalı yetenek tanımlaması ve ihtiyaçların belirlenmesi savunma sanayi sektörü için de son derece önemlidir. Savunma sanayi, askeri konseptler ve ihtiyaç duyulan geniş tanımlı askeri yetenekler hakkında sahip olduğu bilgiler ölçüsünde doğru alanlara kanalize olabilecek, yeni teknolojiler ve yenilikçi ürünler geliştirebilecektir. Bu nedenle konseptlere dayalı yetenek tanımlamaları AR-GE ve yatırım alanlarının doğru belirlenmesi bakımından savunma sanayi için çok önemli bir yönlendiricidir.

Bir diğer önemli husus ise özgün tasarımlar geliştirme konusundadır. Kendi askeri konseptlerini geliştiremeyen ülkelerin özgün tasarımlar ve ürünler geliştirmeleri de mümkün değildir. Çünkü “özgünlük” önce savaşa ilişkin soyut düşüncelerle, yani konseptlerle başlamaktadır. Dünyada az sayıda ülke başarılı bir şekilde kendi özgün askeri konseptlerini geliştirebilmektedir. NATO üyelerinin önemli bir kısmı da dâhil olmak üzere pek çok ülke ABD tarafından geliştirilen askeri konseptleri taklit eder durumdadırlar. Ancak konsept geliştiremeyen ve yetenek tanımlayamayan bir ülkenin savunma ihtiyaçlarını dahi doğru tespit etmesi, bu ihtiyaçları ekonomik şekilde karşılaması ve sürdürebilmesi mümkün değildir. Örneğin, savunma harcamalarında dünyada üçüncü sırada bulunan (Rusya ve ABD hariç tüm NATO ülkelerinin her birinden daha fazla savunma bütçesi ayıran) Suudi Arabistan’ın harcamalarına oranla sahip olduğu askeri yetenekler oldukça sınırlıdır. Bu uyumsuzluk her şeyden önce savunma planlaması performansının ve onun da bir unsuru olan konsepte dayalı yetenek geliştirme yetersizliğinin bir sonucudur.

Özgün askeri konsept nedir? Özgün konsept yaratıcı, yenilikçi, kuramsal ve sistematik bir düşüncedir. Örneğin Atatürk’ün Sakarya’da “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” ifadesi savaş esnasında ortaya konulmuş özgün ve stratejik bir askeri konsepttir. Konsept geliştirme akademik, yöntemsel ve saha deneyimlerine dayanan bir süreçtir. Kapsamlı ve disiplinler arası bir çalışma gerektirir. Geliştirilen konseptler onaylanmadan önce çalıştaylar, seminerler ve harp oyunları gibi çeşitli yöntemlerle test edilmelidir.

Özgün askeri konseptler geliştirmede ilk atılması gereken adım düşünce geliştirecek “kurumsal yapılar oluşturmak ve askeri düşünürler yetiştirmektir”. Bu anlamda uzmanlaşmamış stratejik düşünce kuruluşlarının yeni askeri konseptler ortaya koymasını beklemek haksızlık olur. Dolayısı ile doğrudan savunma ve askeri bilimlere odaklı çalışacak araştırma merkezlerine ve buralarda çalışacak araştırmacılara ihtiyaç vardır. Savunma ihtiyaçlarının tamamını yerli ve milli üretimle karşılamak son derece doğru bir hedeftir. Bu hedef doğrultusunda fark yaratacak husus ise özgün tasarımlar olacaktır. Özgün tasarımın bir dayanağı yenilikçi teknolojiler, diğer dayanağı da “yenilikçi harekât konseptleridir”.

(1) Ibrügger L.,1998, Revolution in Military Affairs, Special Report, NATO Science and Technology Committee, November 1998, http://www.naa.be/publications/comrep/1998/ar299stc-e.html

(2) Haluk Korkmazyürek, Stratejik Savunma Yönetimi ve Savunma Planlaması Ders Notları, Eylül 2011

Scroll to Top