Savunma Sanayi Sektörüne Yatırım Yapmak İsteyen Girişimciler İçin Öneriler

Savunma Sanayi

SAVUNMA SANAYİ SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ:

Dünyadaki savunma sanayi sektörü teknolojik gelişmelere öncülük eden, yirmi yıldır yeniden büyümeye başlayan ve bugün yaklaşık 2 Trilyon Dolar değerinde olan, ülkelerin siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerini etkileyen ve ittifakları belirleyen stratejik bir sektördür.

Ülkemizde ise savunma sanayi sektörü Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve güvenlik güçlerinin sahip olduğu yetenekleri geliştiren, teknolojik gelişmelere öncülük eden, sürekli büyüyen, istihdam yaratan, ihracat artışına katkı sağlayan, yetenekli gençlerimize ve cesur girişimcilere kendilerini gerçekleştirme ve kazanç fırsatları sunan çok önemli bir sektör haline gelmiştir. Önümüzdeki yıllarda da sektörün dünya genelinde ve ülkemizde büyüme eğiliminde olacağı değerlendirilmektedir.[1]

Küresel Trendler:

Dünyamızdaki güvenlik sorunları artarak, çeşitlenerek ve karmaşıklaşarak devam etmektedir ve önümüzdeki on yıllık dönemde de bu sorunların devam edeceği tahmin edilmektedir. İkinci dünya savaşı sonrası kurulan uluslararası düzen çatırdamaktadır ve başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşların dünyadaki sorunları yönetmedeki etkisi azalmaktadır. Dünya yeniden büyük güçler rekabetine sahne olmaktadır. Özellikle ABD-Çin arasındaki küresel liderlik savaşı (yeni soğuk savaş olarak adlandırılmaktadır) ile ABD-Rusya arasındaki askeri rekabet küresel güvenlik politikalarını derinden etkilemektedir. Bölgesel güçler ise küresel güçler arasındaki rekabetten doğan fırsatları kapasiteleri oranında değerlendirme arayışına girerek bölgelerindeki ulusal hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Diğer taraftan devlet dışı çeşitli küresel çıkar ve güç odaklarının da insanlar, toplumlar ve devletler üzerindeki etkisi artmaktadır. Yapay zekâ, internet, bilgi-iletişim, uzay ve yönlendirici enerji silahları gibi teknolojiler savaşın doğasını köklü şekilde değiştirmektedir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeler halen yaşanmakta olan çok farklı nitelikteki silahlı çatışmaların önümüzdeki on yıllık dönemde de devam edeceğine ve devletlerarası çatışma olasılığını artıracağına işaret etmektedir. Bu gelişmeler ışığında tüm ülkeler savunma yatırımlarını ve dolayısı ile askeri harcamalarını artırmaktadırlar. Küresel güvenlik sorunlarının artarak ve çeşitlenerek devam etmesi dünya genelinde askeri harcamaların yeniden yükselmesine yol açmıştır. Bu doğrultuda 1980’lerin ortalarından itibaren azalan küresel askeri harcamalar 1998 yılından itibaren yeniden yükselişe geçmiştir. 1998 yılında 1 Trilyon Dolar civarında olan küresel askeri harcamalar % 90 oranında artarak 2019 yılı sonunda 1.9 Trilyon Dolara yükselmiştir.[2] 2023 yılında ise askeri harcamaların 2.1 Trilyon Dolara ulaşacağı değerlendirilmektedir.[3] 2010-2018 yılları arasında savunma harcamalarını yüksek oranda artıran bazı ülkeler ve artış oranları şu şekildedir. (Romanya % 112, Endonezya % 99, Cezayir % 85, Suudi Arabistan % 83, Vietnam % 76, Pakistan % 73, Çin % 68, Türkiye % 65, Irak % 58, Polonya % 48, Hindistan % 29, Güney Kore % 28, Rusya % 27, Brezilya % 17, Almanya % 9).[4] Obama döneminde 600 milyar dolar civarında olan ABD Savunma Bütçesi 2019 yılında 732 Milyar Dolar olarak Trump tarafından onaylanmıştır. 2019 yılında Rusya % 4,5 (65,1 milyar dolara yükselmiştir), Çin % 5,1 (261 milyar dolara yükselmiştir) ve Hindistan % 6,8 oranında (71,1 milyar dolara yükselmiştir) savunma harcamalarını artırmışlardır. 2019 yılında NATO ülkelerinin askeri harcamalarının toplamı 1 Trilyon doları aşmıştır (dünya ülkelerinin toplam harcamalarının yarısından fazlası etmektedir). NATO üyesi ülkelerden 2019 yılında Almanya (%10), Romanya (% 17) ve Bulgaristan (%117) savunma harcamalarını yüksek oranda artıran ülkelerdir.[5] 

Savunma harcamalarındaki artışların diğer önemli bir nedeni ise teknolojik yeniliklerin hız kazanması ve savunma sistemlerinin eskiye kıyasla çok daha kısa sürelerde yenilenmesi ihtiyacıdır. Örneğin, önceden 40 yıl boyunca kullanılabilen bir silah sistemi bugün 10 yıl içerisinde çağ dışı kalabilmektedir. Dolayısı ile ordular savunma sistemlerini güncel tutabilmek için günümüzde daha sık aralıklarla yeni yatırım harcamalarına katlanmak zorunda kalmaktadırlar. İçinde bulunduğumuz dönem, dördüncü nesil savaştan beşinci nesil savaşa geçişin başladığı bir dönemdir. İçinde bulunduğumuz dönem, dördüncü nesil savaştan beşinci nesil savaşa geçişin başladığı bir dönemdir. Dolayısı ile savaşın değişen doğası gereği savunma sistemlerinde büyük yenilikler artarak devam edecektir.

Bölgesel Trendler:

Coğrafyası, tarihi, kültürü, ekonomisi, askeri gücü ve sahip olduğu diğer yetenekler bakımından Türkiye jeo-politik ve jeo-stratejik olarak Avrupa, Ortadoğu, Asya’nın bir kısmı, Karadeniz, Akdeniz ve kuzey Afrika havzalarını etkileyen ve bu bölgelerdeki gelişmelerden etkilenen bir ülkedir. Bahsedilen bu bölge dünya tarihi boyunca çatışma ve savaşların da merkezi olmuştur. Maalesef günümüzde de çok farklı niteliklerde çeşitli askeri çatışmalar bölgemizde devam etmektedir. Özellikle bölge dışı büyük küresel güçlerin müdahaleleri yakın bölgemizi ateş çemberine çevirmiştir. Yaklaşık 30 yıldır Irak’taki çatışmalar devam etmektedir. Sözde Arap Baharı ile Libya, Yemen ve Suriye yangın yerine dönmüştür. Suriye’deki çatışmaların ne zaman sona ereceği ve nasıl bir çözüm bulunacağı hala belirsizdir. Türkiye’ye yönelik terör tehditleri devam etmektedir. İran ile Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri arasındaki gerginlik artmaktadır. İran ile ABD – İsrail arasındaki gerginliğin doğrudan bir askeri çatışmaya dönüşmesi olasılığı ortadan kalkmamıştır. Doğu Akdeniz’de K.K.T.C. ve Türkiye’nin haklarının gasp edilmesine çalışılması bu bölgede bir askeri çatışma olasılığını artırmaktadır. Ukrayna doğusunda çatışmalar devam etmektedir. Batılı güçler Montrö Boğazlar Sözleşmesini değiştirme amacından vazgeçmemiştir. Azerbaycan işgal altındaki topraklarının önemli bir kısmını Ermenistan işgalinden kurtarmıştır. Ancak yine de Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerginliğin devam edeceği beklenmektedir. Tüm bu gelişmeler önümüzdeki en az on yıllık süreçte bölgemizdeki güvenlik sorunlarının devam edeceğine işaret etmektedir. Bu durum Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölge ülkelerinin güvenlik ve savunma yatırımlarını artırmaya devam edeceklerinin de bir göstergesidir. Son yirmi yılda Orta Asya ülkelerinin savunma harcamaları 3 kat, Doğu Avrupa ülkelerinin 4 kat ve Kuzey Afrika ülkelerinin 8 kat artış göstermiştir. Ortadoğu ülkelerinin savunma harcamaları konusunda bazı ülkelerin verilerine ulaşılamamaktadır. Fakat Ortadoğu ülkelerinin savunma harcamalarının 2014 yılına kadar 2 kat arttığı, sonrasında ise kesin rakamlar olmamakla birlikte artışların devam ettiği ve 20 yıl öncesine göre artışların en az 5 kat olduğu değerlendirilmektedir. 2019 yılında askeri harcamalar Afrika genelinde yüzde 1,5 oranında, kuzey Afrika’da ise % 4,6 oranında artmıştır. Orta Asya ülkelerinin askeri harcamaları 2019 yılında bir önceki yıla göre % 16 oranında artmıştır. Güneydoğu Asya’da ise artış oranı % 4,2’dir.[6]

Türk Savunma Sanayinin Geleceğine Yönelik Beklentiler:

Uluslararası platformlarda Türkiye’nin artık önemli bir savunma üreticisi ve ihracatçısı olduğu kabul edilmektedir. Bilindiği üzere Türkiye’nin savunma sanayi ürünleri ihracatı son on yılda yaklaşık % 200 artmıştır. 2018 yılında 2 Milyar 188 Milyon Dolar olan ihracatımız, 2019 yılında % 25 artarak 2 Milyar 740 Milyon dolara yükselmiştir. Türkiye savunma ürünleri ihracatında dünyada 13 üncü sıraya yükselmiştir. Dünya savunma ve havacılık pazarındaki payı henüz % 1 seviyesinde olan Türkiye’nin önümüzdeki beş-on yıllık dönemde ilk on ülke arasına gireceği ve pazar payını iki kat artıracağı değerlendirilmektedir.[7]  

Son on yılda (2009-2019) Türkiye’nin milli savunma harcamaları % 80 oranında artmıştır.[8] Dünyadaki ve bölgemizdeki mevcut ve gelecekteki güvenlik sorunları dikkate alındığında, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT Başkanlığı ve Özel Güvenlik Şirketlerinin güvenlik ve savunma sistemlerine olan ihtiyaçlarının artmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Ülkemize yönelik örtülü ve açık ambargolar neticesinde savunma ve güvenlik ihtiyaçlarının yüzde yüz yerli ve milli savunma sanayi ile karşılanması amaçlanmıştır. Dolayısı ile bu gelişmelerin bir sonucu olarak savunma sanayi sektörünün ülkemizde gelişmeye devam edecek bir sektör olacağı ve sektöre yatırım yapacak şirketler için kazanç fırsatları sunmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda 2023 yılına ulaşıldığında 2018 verilerine göre 6.7 milyar dolar olan sektörün cirosunun 26.9 milyar dolara, 2 milyar dolar olan ihracatın 10.2 milyar dolara, % 65 olan savunma ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanması oranının % 75’e, 44.7 bin olan istihdam edilen çalışan sayısının 79.3 bine çıkarılması hedeflenmektedir.[9] Bu hedefler gerçekleşirse 2023 yılında savunma sanayimizin cirosu 4 kat, ihracatı ise 5 kat artmış olacaktır. Ulaşılması planlanan hedefler sektörün büyüyeceğini ve yatırımcılar için yeni fırsatlar oluşturacağını göstermektedir.

Savunma Sanayi sektörünün geleceğine yönelik 2019 yılında yapılan beklenti analizinde ise şu sonuçlar ortaya çıkmıştır. Ankete katılan firma yöneticilerinin % 68’i gelecek iki yılda işlerinin büyüyeceğini, % 90’ı büyümenin öncelikli konuları arasında yer alacağını, % 54’ü yeni ürünler üreteceklerini, % 62’si yeni pazarlara gireceklerini, %74’ü mevcut pazarlarda varlıklarını artıracaklarını belirtmişlerdir.[10] 

Ülkemizdeki savunma sanayi şirketleri pazar payı, büyüklük, gelirler ve teknoloji yatırımları bakımından üç grupta toplanmaktadır. Birinci gruptakiler büyük savunma projelerini yürüten büyük şirketlerdir. Bu şirketlerden yedisi 2019 yılı verilerine göre dünyada ilk 100 savunma sanayi şirketi arasına girmiştir. (ASELSAN dünyada 48’nci, TUSAŞ 53’üncü, STM Savunma Teknolojileri ve Mühendislik 92’nci, BMC 89’uncu, ROKETSAN 91’inci,  FNSS 98’inci ve HAVELSAN 99’uncu sırada yer almıştır.[11]) Birinci grup şirketler savunma ihtiyaçlarının tedarikinde ana yüklenicilerdir. İkinci grupta orta ölçekli projelerde doğrudan ana yüklenici olabilen veya büyük projelerde ana yüklenicilerin alt yüklenicisi olan savunma sanayi şirketleridir. Üçüncü kategoride ise küçük savunma ihtiyaçları kapsamında TSK’ne veya birinci ve ikinci kategorideki şirketlere malzeme üreten ve satan KOBİ’ler yer almaktadır.

KOBİ’LER VE SAVUNMA SANAYİ SEKTÖRÜ:

KOBİ’lerin Savunma Sanayi Sektöründeki Durumu:

Ülkemizde savunma sanayi pazarının büyümesi ile birlikte KOBİ’lerin savunma sanayinde üretici ve alt yüklenici olabilme arayışları artmıştır. Esasen KOBİ’lerin gelişimi savunma sanayindeki dışa bağımlılığın daha da azaltılmasında önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu nedenle Savunma Sanayi Başkanlığının 2019-2023 Stratejik Planında KOBİ’lerin desteklenmesine özel vurgu yapıldığı görülmektedir. Plana göre KOBİ’lere yönelik destekleme birincisi yetkinliklerinin geliştirilmesi, diğeri de finansal destek sağlanması şeklinde olacaktır.[12]

KOBİ’ler için Savunma Sanayinde Fırsatlar:

Savunma sanayi sektöründe KOBİ’ler için önemli fırsatlar ortaya çıkmıştır. Yüzde yüz yerli ve milli savunma sanayi politikası sonucu iç pazarda büyük bir artış meydana gelmiştir. 2010-2014 dönemi ile 2015-2019 dönemlerinde yapılan yurt dışı alımlar kıyaslandığında Türkiye’nin ithalatı % 48 oranında azalmıştır.[13] İç pazardaki artış, büyük savunma sanayi şirketlerinin yurt içinden daha fazla alt yüklenici ile çalışma gerekliliğini doğurmuştur. Bu amaçla dışarıdan ithal edilmekte olan çeşitli sistem ve alt sistem bileşenleri ve mekanik, plastik, elektronik parçalar artık daha yüksek oranda yurt içindeki alt yüklenici KOBİ’lerden karşılanmaya başlanmıştır. Başarılı KOBİ’ler yurt dışındaki yabancı firmalar için de alt yüklenici olabilmektedirler. Diğer yandan her geçen gün savunma ürünlerinin çeşitlenmesi, yeni teknolojilerin devreye girmesi ve bazı teknolojik yeniliklerin daha az maliyetle uygulamaya dönüştürülebilir hale gelmesi KOBİ’ler için makul finansal kaynaklarla farklı ve yenilikçi ürünler geliştirme ve bu ürünlerini iç ve dış pazarlarda satabilme fırsatları yaratmıştır.

Özetle ifade etmek gerekirse savunma sanayi sektöründe KOBİ’ler birincisi alt yüklenici olarak ve ikincisi de yenilikçi ürünler geliştirerek yer alabilmektedirler. Ayrıca KOBİ’ler kendi ürünlerinin dışında diğer ürünleri de yurt içinde ve yurt dışında satabilme imkânlarına sahiptir.

KOBİ’ler için Savunma Sanayi Sektöründe Destek ve Teşvikler:

Savunma sanayi sektöründeki KOBİ’ler diğer sanayi sektörlerindeki KOBİ’lerin yararlandığı tüm destek ve teşviklerden yararlanmaktadırlar. Savunma sanayi sektöründeki KOBİ’ler AR-GE ve proje faaliyetlerinde Savunma Sanayi Başkanlığı, KOSGEB, TUBİTAK, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri,  Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının çeşitli destek ve teşviklerinden yararlanabilmektedirler. Ayrıca onaylanarak yürürlüğe giren 2019-2023 Savunma Sanayi Başkanlığı planında sektördeki KOBİ’ler için finansal destek sağlanması öngörülmektedir. Dolayısı ile önümüzdeki dönemde savunma sanayi sektöründeki KOBİ’ler için yeni bazı özel teşviklerin yürürlüğe konulması beklenebilir.

KOBİ’ler için Uygun Teknolojik Ürün Geliştirme Seçenekleri:

Teknolojik ürün geliştirme hedefi olan KOBİ’lerin yönelebileceği gelecek teknolojiler için Savunma Sanayi Başkanlığının 2019-2023 Stratejik Planı önemli bir rehberdir. SSB’nin Stratejik Planında “savunma ve güvenlik güçlerinin sürpriz etkiler yaratacak kabiliyetler kazanması amacıyla geleceğin teknolojilerine yatırım yapılmasının” hedeflendiği belirtilmektedir. Bu konuda “Otonom ve Yapay Zekâ Projeleri”, “Yeni Nesil Silah Sistemleri”, “Nesnelerin İnterneti Askeri Uygulamaları” ve “Siber Güvenlik ve Uzay Teknolojileri” başlıklarında çalışmalar yürütüleceği belirtilmektedir.[14] 

Yukarıda belirtilen başlıklardan özellikle “Otonom Sistemler ve Yapay Zekâ” konusu ile “Nesnelerin İnterneti” birbiri ile bağlantılı ve yalnızca savunma ve güvenlik sektörünü değil, tüm sektörleri etkileyecek çok önemli başlıklardır.

Nesnelerin İnterneti kavramı, yani IoT (internet of things) teknolojisi, akıllı cihazların birbiriyle iletişime geçmesi, haberleşmesidir. Günümüzde nesnelerin interneti küçük ev aletlerinden, akıllı şehirlere kadar uzanmaktadır. Bir diğer deyişle birbiriyle ilişkili bilgi işlem cihazları, mekanik ve dijital makineler, nesneler, hayvanlar veya benzersiz tanımlayıcılar (UID’ler) ile sağlanan insanlara ve insandan ağa gerek duymadan bir ağ üzerinden veri aktarabilen sistemlerin tümünü ifade eder.[15] Nesnelerin İnterneti konusunda ülkemizin önemli düşünce kuruluşlarından birisi olan STM Teknolojik Düşünce Merkezi şunları söylemektedir. Makinelerin cephede ve cephe gerisinde insanlarla yan yana çarpıştığı yeni bir çağa adım atıyoruz. “Internet of Battle Things (Savaş Nesnelerinin İnterneti)” adı verilen bu kavram, makine ve insanlardan oluşan geniş bir savaş ağından oluşuyor. Bu tür akıllı nesnelerin en heyecan verici ve en göz önünde olan kısmını robotlar oluşturacak. Bunlar muhtemelen boyutları çok küçük robotlardan askeri birlik ve malzeme taşıyabilecek büyük araçlara kadar çeşitlilik gösterecek.[16] 

Yapay zekâ çalışmalarının ilerlemesi ile insansız sistemlerin çok daha yüksek otonomi düzeyinde ve hayatın her alanında kullanılacağı kesindir. Yakın gelecekte bugün kullandığımız birçok araç ve malzemenin yerini birbirine bağlanmış otonom sistemler alacaktır. Dolayısı ile tüm sektörlerde otonom sistemler ve yapay zekâ ürünlerine yönelik çok büyük bir pazar oluşmaktadır. Ayrıca bugün küçük çaplı otonom sistemler düşük maliyetlerle üretilebilir hale gelmiştir. Dolayısı ile KOBİ’lerin finansal güçleri ile orantılı olarak kendi başlarına veya güçlerini diğer KOBİ’lerle birleştirerek “otonom” sistemlere yönelmesinin uygun bir yaklaşım olduğu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda KOBİ’lerin üretebileceği ürün yelpazesi de çok çeşitlidir. Ana başlıklar altında ifade etmek gerekirse sivil ve gerektiğinde çeşitli modifikasyonlarla ve ilavelerle güvenlik ve savunma amaçları ile de kullanılabilecek “insansız hava, deniz ve kara araçları”, “otonom hafif silah sistemleri”, “robotlar”, “robot parçaları” gibi çok çeşitli ürünler geliştirilmesi düşünülebilir.

Bugün insansız sistemler barış, kriz ve çatışma yelpazesindeki düzenli ve düzensiz savaşın (hibrit savaş) tüm görevlerine cevap veren en önemli araçları haline gelmiştir.  Silahlı ve silahsız İnsansız Hava Araçlarının (SİHA/İHA) askeri operasyonların başarısına sağladığı olağanüstü katkılar bilinmektedir. 2030 yılına gelindiğinde gelişmiş ülkelerin ordularında kullanılan sistemlerin üçte birinin insansız sistemler olacağı tahmin edilmektedir. Çok sayıda ülkenin şimdi de insansız kara araçları projelerine ağırlık verdiği görülmektedir. Başlangıçta sivil tip araçların üretilmesinin ayrıca pazar avantajı sağlayacağı unutulmamalıdır. Sivil pazar askeri pazardan daha büyüktür ve sivil pazara satış yapmada sınırlamalar yoktur. Ayrıca sivil tip bir araç geliştirildiğinde, sahip olunan bilgi ve deneyim ile bu aracın ileride askeri amaçla kullanılacak şekle dönüştürülmesi daha kolay olacaktır.

KOBİ’ler için Alt Yüklenici Olabilme Seçenekleri:

Savunma ihtiyaçlarının yüzde yüz yerli ve milli olarak tedariki politikası çerçevesinde KOBİ’ler için savunma sanayinde alt yüklenici olabilme ve tedarikçi olabilme fırsatları artmıştır. Halen birçok ürüne ait ana veya tali parçalar dışarıdan tedarik edilmektedir. Bu ürünleri yerli olarak yüksek kalite standartlarında üretecek firmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak KOBİ’lerimizin alt yüklenici ve tedarikçi olabilme koşullarını sağlamada önemli yetersizlikleri vardır. Savunma sanayi sektöründe alt yüklenici veya tedarikçi olabilmek diğer sektörlere göre farklı ve ilave bir takım özelliklere sahip olmayı gerektirmektedir. Alt yüklenici ve tedarikçi olabilmenin en temel koşulu çok özet bir ifade ile güven verebilmektir. Güven verebilmenin savunma sanayindeki ölçütlerini yasal düzenlemelere uyum, sahip olunan yetkinlikler, kalite standartları, finansal göstergeler, kurumsal yönetim ve kurumsal itibar ana başlıkları altında toplamak mümkündür. Sektörün gelişimi ve fırsatlar dikkate alındığında bu alana yönelecek firmaların gerekli koşulları sağlamak üzere harekete geçmeleri gerekmektedir. Kaynak ve kapasite yetersizliklerini gidermek ve aynı zamanda güç birliği yapmak için benzer alanlardaki diğer şirketlerle birleşme, ortaklık veya farklı işbirlikleri geliştirmek de dikkate alınabilecek seçeneklerdir.

GİRİŞİMCİLER İÇİN SAVUNMA SANAYİ YATIRIMI VE İŞ MODELİ SEÇENEKLERİ:

Geleceğe yönelik teknolojik ürün geliştirmeyi hedefleyen girişimcilerin izleyeceği süreç özetle şu şekildedir. Bir şirket kurmak (eğer bir şirket mevcut değilse), bir ürün projesi geliştirmek, daha sonra projenin proto-tipini üretmek, pazar geliştirmek ve seri üretime geçmek, pazarı sürdürülebilir kılmak. Savunma ürünlerinin geliştirilmesinde farklı uzmanlıklara ihtiyaç duyulmaktadır. Genellikle asgari olarak proje yöneticileri, askeri uzmanlar, mühendisler, yazılımcılar, üretim uzmanları ve pazar ağına ihtiyaç vardır. Bu uzmanlıkların sinerji yaratacak şekilde bir arada bulundurulması projenin başarısı için hayati önemdedir.

Birinci Seçenek: Projeyi Öz Kaynaklarla Yönetmek

Bu seçenekte girişimci ihtiyaç duyulan uzmanlıkları bünyesinde daimi olarak istihdam eder. Proje sahipliği, proje yönetimi, prototip üretimi, seri üretim ve satış-pazarlama tamamen girişimcinin kendi şirketi tarafından yürütülür. İhtiyaç duyduğunda proje yönetimi desteği satın alabilir.

Bu seçenekte projenin tamamının girişimcinin kuracağı kendi şirketi tarafından yönetilmesi öngörüldüğünden daha az dış koordinasyon ihtiyacı duyulur ve sahip olunan kaynaklar doğrultusunda projenin hızlı sonuçlandırılması sağlanabilir. Ancak bu seçenek en maliyetli seçenektir. Çünkü ortaklık yapılmadığı için tüm maliyetlere girişimci şirket tek başına katlanacaktır. Eğer girişimci bu alanda önceden herhangi bir uzmanlığa ve deneyime sahip değil ise, girişimcinin üretim tesisi kurması maliyetleri artırmaktadır. Sektörde yeterli deneyim sahibi olunmadan tek başına yüksek bir maliyete katlanılması büyük bir risk almak demektir. Yetkin kişiler istihdam edilse dahi – ki bu maliyetleri daha da artıran bir faktördür- sektörde yeterince deneyim sahibi olmadığı için girişimci tamamen istihdam edeceği kişilere bağımlı kalacaktır. Bu seçeneğin en önemli avantajı projenin tek bir sahibinin olması ve proje sahibinin proje konusunda istediği kararları tek başına alabilmesidir. Proje başarılı olduğunda ürünün tek sahibi girişimci olacaktır. Ancak seri üretime geçilmesi için ilave yatırımlar yapmak veya üretim için bir ortak bulmak gerekebilir.

İkinci Seçenek: Projeyi Proje Ortaklığı ile Yönetmek

Bu seçenekte girişimci ihtiyaç duyulan uzmanlıkları bünyesinde istihdam etmek yerine, farklı uzmanlıklardan yararlanmak üzere bu uzmanlıklara sahip tüzel kişilerle proje ortaklığı geliştirir. Proje sahipliği ortaklar tarafından paylaşılır. Proje yönetimi, prototip üretimi, seri üretim ve satış-pazarlama fonksiyonlarının her biri bu alanlarda uzmanlıklara sahip şirketlerce yönetilir. Proje ortaklığına katılan şirketlerin pay oranları, ortaklık ilişkileri ve çalışma esasları ortaklık sözleşmesi ile belirlenir.

Bu seçeneğin iki önemli avantajı vardır. Birincisi maliyetlerin paylaşılması ve finansal riskin azaltılmasıdır. Bu seçenek seri üretim için mevcut sermayenin hazır bekletilmesine olanak verir. İkincisi ise gerekli uzmanlığa ve deneyime sahip paydaşlardan ortak olarak yararlanılmasıdır. Paydaşların projenin ortağı olması, onları sorumluluklarını daha adanmış şekilde yerine getirmelerine teşvik edecektir. Ancak projenin müşterek olarak başarıyla yönetilmesi için öncelikle ortaklar arasında çok iyi bir güvence mekanizmasının oluşturulması gerekir. Bu maksatla proje sözleşmesinin tüm olasılıkları öngörecek şekilde hazırlanması ve uygulanması gereklidir. Projenin yönetilmesinde çok yüksek bir koordinasyon ihtiyacı olur. Projenin ilerleyen aşamalarında ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarda ortak karar almada güçlükler yaşanabilir. Bu seçeneğin en büyük riski ortakların sorumluluklarına sadık kalmaması, karar almada yaşanabilecek sorunların ortaklar arasında çatışmaya dönüşmesi ve proje yöneticilerinin yetersiz kalması olabilir. Bu durumlar projenin hedeflenen sürede gerçekleştirilememesine, hatta sonuçlandırılamamasına yol açabilir. Bu nedenle proje ortaklarının projeye inanmaları, dürüst ve yapıcı olmaları, proje yöneticilerinin de bu alanda yetkin, deneyimli ve güçlü kişilerden seçilmesi, proje ön çalışmasının çok titiz yürütülmesi ve proje ortaklarının hak, yetki ve sorumluluklarının çok açık şekilde tanımlanması son derece kritiktir. Bu seçeneğin önemli bir avantajı da seri üretime geçiş kolaylığıdır. Çünkü proje ortakları belirlenirken üretim kabiliyeti olan veya az bir yatırımla bu kabiliyeti kazanacak bir ortak belirlenmesi söz konusu olacaktır.

Üçüncü Seçenek: Projeyi Proje Yönetimi Danışmanlığı ve Prototip Üretimi Hizmeti Satın Alarak Yönetmek

Bu seçenekte girişimci proje sahipliğini kendisi üstlenir. Proje yönetimi için danışmanlık desteği satın alabilir. Prototip üretimini bir AR-GE/Mühendislik şirketinden hizmet olarak satın alır. Prototip üretimi için kendi atölyesini kurabilir veya atölye kurmadan prototipi doğrudan satın alabilir. Seri üretim için kendi tesisini kurabilir veya gerekirse bir başka şirketle seri üretim için anlaşabilir.

Bu seçenekte projenin başarıyla yönetilmesi girişimci, danışmanlar ve AR-GE/Mühendislik şirketinin etkin bir işbirliğine bağlıdır. Projenin başarısı için hizmet alınan danışman ve mühendislerin yetkinlikleri, güvenilirliği ve tecrübesi çok önemlidir. Prototip maliyetlerinin düşük tutulabilmesi için bu alanda bilgi birikimi, deneyimi ve gerekli tesisi olan AR-GE/Mühendislik şirketine ihtiyaç duyulur. Bu seçenekte maliyetler ikinci seçenekten yüksek, fakat birinci seçenekten daha düşüktür. Bu seçeneğin en önemli avantajı projenin tek bir sahibinin olması ve proje sahibinin proje konusunda istediği kararları danışmanlık ve mühendislik şirketinin önerilerine göre tek başına alabilmesidir. Proje başarılı olduğunda girişimci ürünün tek sahibi olacaktır. Ancak seri üretime geçilmesi için ilave yatırımlar yapmak veya üretim için bir ortak bulmak gerekecektir.  Ayrıca proje danışmanlığına belirli bir yüzde verilmesi ürünün satışı ve sonraki projelerde işbirliği için avantaj sağlar.

SONUÇ OLARAK; dünyadaki, bölgemizdeki ve ülkemizdeki güvenlik sorunlarının geleceği ve teknolojik yenilikler dikkate alındığında; savunma sanayi sektörünün gelişmeye devam edeceği anlaşılmaktadır. Türkiye son yıllarda milli kaynaklarla çok başarılı savunma projeleri gerçekleştirmiştir. Son derece doğru bir yaklaşımla da ülkemizin savunma ihtiyaçlarının tamamının yerli ve milli kaynaklarla karşılanması hedeflenmektedir. Bu politikanın uygulanması, ülkemizdeki birçok küçük sermayeli girişimci için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatlardan birisi yenilikçi ürünler geliştirmek, diğeri de daha önce dışarıdan temin edilen ürünleri yurt içinde üretmeye talip olmaktır. Ancak savunma sanayi sektöründe alt yüklenici veya tedarikçi olabilmek için, girişimcilerin fırsatları görmeleri ve firmalarının yetkinliklerini geliştirmeleri gerekmektedir.


[1] Ufuk Uras, Savunma Sanayi Sektöründe Alt Yüklenici Olmak, QG Savunma Sanayi Araştırmaları Merkezi, https://harkul.com.tr/blog/savunma-sanayi-sektorunde-alt-yuklenici-olmak/

[2]Trends in World Military Expenditure, 2018, SIPRI Fact Sheet April 2019, https://www.sipri.org

[3]Deloitte, 2020 Global Aerospace and Defense Industry Outlook, https://www2.deloitte.com

[4] Trends in World Military Expenditure, 2018, SIPRI Fact Sheet April 2019, https://www.sipri.org

[5] Trends in World Military Expenditure, 2018, SIPRI Fact Sheet April 2020, https://www.sipri.org

[6] SIPRI Fact Sheet, April 2020, https://www.sipri.org/sites/default/files/2020-04/fs_2020_04_milex_0_0.pdf

[7] Ufuk Uras, Savunma Sanayi Sektöründe Alt Yüklenici Olmak, QG Savunma Sanayi Araştırmaları Merkezi, https://harkul.com.tr/blog/savunma-sanayi-sektorunde-alt-yuklenici-olmak/

[8] SIPRI Military Expenditure Database, 1949-2019, https://www.sipri.org/databases/milex

[9] Savunma Sanayi Başkanlığı 2019-2023 Stratejik Planı, https://www.ssb.gov.tr

[10] Savunma ve Havacılık Sanayi İmalatçıları Derneği (SASAD) 2019 Yılı Performans Raporu

[11] Defense News, Top 100 for 2020, https://people.defensenews.com/top-100/

[12] Savunma Sanayi Başkanlığı 2019-2023 Stratejik Planı, https://www.ssb.gov.tr

[13] SIPRI Fact Sheet, Trends in International Arms Transfers 2019, https://www.sipri.org/sites/default/files/2020-03/fs_2003_at_2019.pdf

[14] Savunma Sanayi Başkanlığı 2019-2023 Stratejik Planı, https://www.ssb.gov.tr

[15] Nesnelerin İnterneti Nedir? IoT Ne işe yarar?, https://proente.com/nesnelerin-interneti-nedir/

[16] Savaş Nesnelerinin İnterneti, Trend Analizi 2018, thinktech, STM Teknolojik Düşünce Merkezi, https://thinktech.stm.com.tr/uploads/raporlar/pdf/1311201812126565_stm_savas_nesnelerinin_interneti.pdf

Scroll to Top